dugmereklam

18 Temmuz 2013 Perşembe

Kız Çocuk İsimleri ve Anlamları, Güzel popüler Kız Bebek İsimleri

Kız Çocuk İsimleri ve Anlamları, Güzel popüler Kız Bebek İsimleri

Kız Çocuk İsimleri ,popüler kız isimleri
ABİDE ismi anlamı nedir:    Anıt - Değerli eser
AÇELYA 
ismi anlamı nedir
:    Fundagiller familyasından, kokusuz ama güzel renkli çiçek.
ADALET 
ismi anlamı nedir:    Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek. 
ADİLE: ismi anlamı nedir   Adaletli olan, doğruluktan ayrılmayan.
AFET ismi anlamı nedir :    İnsanlığın önleyemediği büyük doğal felaket
AFİFE:    Namuslu, iffetli, temiz ve dürüst
AFİTAP 
ismi anlamı nedir:    Güneş / Çok güzel
AFŞAR ismi anlamı nedir:    Atak, uyumlu, Oğuz boylarından birinin adı (Avşar)
AHSEN:    En güzel, Çok güzel
AHU:    Ceylan, karaca, maral - Güzel kadın
AJDA:    Filiz, sürgün - Üzeri çentik çentik olan şey
AKASYA:    Küçük sıra yapraklı, süs için yetiştirilen bir ağaç.Salkımağacı
AKGÜL:    Beyaz gül, gül gibi
AKGÜN:    Aydınlık gün
AKİFE:    Sebatlı, kararlı - İbadet eden
ALARA:    Al + ara. Al=Kırmızı, ara=bezeyen, süsleyen , Kırmızı süs anlamında bir tamlama
ALARCIN:    Güzelliğini ateşin kırmızılığından alan
ALÇİN:    Kırmızı renkli küçük bir kuş türü
ALEV:    Ateşin çıkardığı yalım
ALEYNA:    Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan
ALİYE:    Yüce, yüksek
ALTAN:    Kızıl Şafak
ALTIN:    Değerli bir metal (Paslanmayan, en iyi iletken)
ANDAÇ:    Bir kimseyi hatırlamak için saklanan şey, hatıra
ARİFE:    Tecrübeli, bilgili, sezgi ve anlayışa sahip
ARZU:    İstek, özlem eğilim
ASENA:    Türk Mitolojisinde Ergenekon destanında adı geçen dişi kurt
ASİYE:    Acılı kadın / Direk
ASLI:    Kök, köken - Aşık Kerem'in sevgilisi
ASLIHAN:    Kökeni soylu han soyundan
ASRIN:    Çağdaş, bu asıra ait olan, asıra uygun olan
ASU:    Asi, ehlileşmeyen huysuz at - İsyankar
ASUDE:    Sessiz, sakin dinlendirici
ASUMAN:    Gök, gökkubbe, sema
ASYA:    Yeryüzünün anakaralarından (kıta) birinin adı
AŞKIN:    Aşmış, ileri, üstün/ Senin aşkın
ATEŞ:    Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması
ATIFET:    Karşılık beklemeden gösterilen sevgi, iyilik sever
ATİKE:    Özgür - Soylu - Güzel, genç kız
AYBEL:    Ay gibi dikkat çeken, aya benzeyen güzelliğiyle farkedilen, seçilen
AYBEN:    Ay gibi. Ayın kendisi
AYBÜKE:    Ay gibi parlak, aynı zamanda zeki, akıllı
AYCA:    Ay gibi parlak ve aydınlık
AYCAN:    İçi aydınlık
AYÇA:    Ayın ilk günlerde aldığı biçim, hilal
AYÇİN:    Ayçın, ay gibi, aya benzer
AYDA:    Dere kıyılarında yetişen bir bitki - Parmakları, endamı güzel kadın
AYDAN:    Aya benzer ay gibi
AYDİL:    Güzel, parlak, aydınlık gönül
AYFER:    Ayışığı
AYGEN:    Gönül dostu
AYGÜL:    Ay gibi güzel ve parlak renkli
AYLA:    Kadın, eş zevce /Ayın çevresindeki ışıklı daire
AYLİN:    Ayın çevresinde görülen ışıklı daire
AYNUR:    Ay gibi ışıklı, pırıl pırıl
AYPARE:    Ay parçası
AYSEL:    Ay gibi parlak ve güzel
AYSEN:    Aydan farksız, ayın yerdeki benzeri, güzel sevimli
AYSU:    Ay gibi parlak, berrak su
AYSUN:    Ay gibi güzel ve parlaksın
AYŞAN:    Şanı ay gibi parlak olan
AYŞE:    Yaşam, dirlik,
AYŞEGÜL:    Güleç, güler yüzlü
AYŞEM:    Ay ışığı - Benim Ayşem
AYŞEN:    Ay gibi neşeli, parlak ve aydınlık
AYŞENUR:    Nur gibi parlak, pırıl pırıl, ay gibi güzel
AYŞİN:    Ay gibi, aya benzeyen
AYTAÇ:    Ay gibi taçlı
AYTEN:    Ay gibi beyaz tenli
AYTÜL:    Tül gibi şeffaf ve ince ay ışığı gibi parlak
AZİME:    Azmeden, yapmak için kesin kararlı / iri, kemikli yapılı
AZİZE:    Kutsal, ermiş kadın - Sevgi hitabı
AZMİYE:    Niyetli, kararlı
AZRA:    Bakire, el değmemiş
 
AHAR:    Doğanın canlandığı mevsim
BAHRİYE:    Donanma ve denizle ilgili
BALCA:    Bal damlası, bal gibi
BALIM:    Benim balım, tatlım - Çok sevgili, samimi arkadaş
BANU:    Ev kadını , bayan
BARAN:    Yağmur
BAŞAK:    Tahılların tanelerinin bulunduğu kısım
BAŞAR:    Başarılı ol anlamında
BEDİA:    Güzellik, üstün değerli olan
BEDİHE:    Başlangıç - Güzel söz
BEDRİYE:    Ayın ondürdüncü geceki haliyle ilgili
BEGÜM:    Saygıdeğer kadın, hanımefendi - Hint prenseslerine verilen san
BEHİCE:    Şen güleryüzlü
BEHİRE:    Güzel, asil
BEHİYE:    Güzel ve alımlı kadın
BELGİN:    Açık. belirli, farkedilen
BELİN:    Şaşkınlık, hayret
BELKIS:    Yunanca asıllı olup Arapçaya geçen tarihi bir isim
BELMA:    Sakin, yumuşak
BENAN:    Parmakla gösterilecek kadar güzel
BENGİ:    Sonsuz, sonsuzluk
BENGİSU:    İnsana ölmezlik verdiğine inanılan su / Abıhayat
BENGÜ:    Sonu olmayan, ebedi
BENGÜL:    Üzerinde benekler bulunan gül
BENSU:    Su gibi aziz benlik
BERAY:    Ayın en ışıltılı, en parlak hali
BERFİN:    Kar toplayan
BERİA:    Güzellik ve olgunlukta akranlarından üstün olan
BERİL:    Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden
BERİN:    Manen çok yüksek
BERNA:    Genç, delikanlı
BERRA:    Bereketli olan
BERRAK:    Temiz, saf, arınmış
BERRİN:    Manen çok yüksek, yüce yaradılışlı
BERŞAN:    Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden
BESTE:    Ezgilerin özgün dizimi,
BESTEGÜL:    Gül demeti
BETİGÜN:    Beti:Yüz (Bet benizdeki gibi) Gün: Aydınlık, Aydınlık yüz
BETİL/BETÜL:    Temiz, iffetli
BETÜL:    Ayrı kök salmış fidan - Hz.Meryem'in lakabı - Bakire
BEYHAN:    Bey soyundan
BEYZA:    En beyaz, en ak - Günahtan kaçınmış
BİHTER:    En iyi
BİKE / BİKEM:    Kadın, hanım
BİLGE:    Çok bilen ve bildiklerini başkalarının yararına sunan
BİLLUR:    Pek duru ve temiz cam
BİLUN:    Yarım Ay
BİNGÜL:    Bin gülün güzelliğinde
BİNNAZ:    Çok nazlı
BİNNUR:    Çok nurlu
BİRCAN:    Herksçe sevilen, candan
BİRGÜL:    Tek ve benzersiz gül
BİRİCİK:    Tek, bir tane, emsalsiz
BİRSEN:    Yalnız Sen anlamında
BİRSU:    Özel bir su biricik su gibi
BUCAK:    Genellikle, geniş verimli bakımlı alanlara verilen ad (Köşe bucaktaki anlamı gibi)
BUKET:    Çiçek demeti
BURCU:    Güzel ve etkileyici kokunun salgılanışı
BURÇAK:    Tohumları kullanılan bir bitki türü
BURÇİN:    Dişigeyik
BUSE:    Öpmek, öpüşmek, öpücük
BÜŞRA:    İyi haber
 
CAHİDE:    Çalışan, çba gösteren
CANAN:    Sevgili, yar
CANDAN:    Yürekten, içten
CANEL:    İçten, candan uzatılan dostluk eli
CANKAT:    Yaşamına can ekle, sevinçle dol
CANSEL:    Cana dair, canla ilgili
CANSIN:    İçten, gönüldensin
CANSU:    Cana benzer değerde
CAVİDAN:    Ebedi, sonsuz
CELİLE:    Büyük, ulu
CEMİLE:    Hoşa giden davranış
CEMRE:    Önce havada, sonra suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
CENNET:    Dinsel inançlara göre iyilerin ölünce gideceğine inanılan yer
CEREN:    Ceylan, ahu
CEVHER:    Bir şeyin özü - Güç, enerji - Değerli taşlar
CEVRİYE:    Eziyet, cefa, sıkıntı
CEYDA:    Yararlı, herkese iyilik yapan
CEYLA:    Bu isim de çok istek almasına rağmen ben anlamını bulamadım. Bilen varsa lütfen yazsın.
CEYLAN:    Geyik cinsinden gözlerinin güzelliğiyle ünlü hayvan
CİHAN:    Evren, alem
CİHANNUR:    Alemi aydınlatan nurlu ışık
CİLVENAZ:    Nazı özellikle yapan / Cilveyle nazı birarada bulunduran
 
ÇAĞLA:    Badem, erik ve Kaysı gibi meyvaların ham hali
ÇAĞRI:    Davet
ÇİÇEK:    Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü
ÇİĞDEM:    Zambakgillerden bir tür kır bitkisi
ÇİLAY:    Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler
ÇİLER:    Güzel öten, güzel ötüşlü
ÇİSEM:    Çiseleyen yağmur
ÇOLPAN:    Gözleri uzağı iyi gören, ilerigörüşlü
 
DAMLA:    Bir sıvının küçük parçacığı
DEFNE:    Yaprakları güzel kokulu, yaz kış yeşil olan bir ağaç türü
DELFİN:    Yunus balığı
DEMET:    Sapları bir araya getirilip bağlanan bitki ya da çiçek
DENİZ:    Yeryüzünün 3/4'ünü oluşturan tuzlusu tabakası
DEREN:    Derleyen, toplayan
DERİN:    Yüzeyi, tabanından uzak olan
DERYA:    Deniz, çok bol, gönül
DESTAN:    Kahramanlık olaylarını konu alan şiir
DESTE:    Cinsleri aynı ya da birbirine yakın şeylerin birarada bağlanması
DEVRAN:    Talih, kader
DİBA:    Çiçek desenli ipek kumaş - Sevgilinin yüzü
DİCLE:    Güneydoğu bölgemizde bir nehir
DİCLEHAN:    Dicle ve han kelimelerinden oluşan isim
DİDE:    Göz (Arapça)
DİDEM:    Dide ,Göz: Didem= Gözüm
DİLAN:    Gönül dostu, gönüldaş
DİLARA:    Gönül alıcı, sevgili
DİLAY:    Gönlü ay gibi parlak, ışıklı olan / ışıl ışıl berrak konuşan
DİLBERAN:    Dilberler, güzeller
DİLBERAY:    Ay gibi güzel kadın
DİLDAR:    Birinin gönlünü almış, sevgili
DİLEK:    İstek, arzu
DİLER:    İsteyen, dileyen
DİLHAN:    İçten, samimi söylenen
DİLRUBA:    Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan
DİLŞAD:    Gönlü hoş
DOLUNAY:    Ayın tam olarak görünen biçimi,
DÖNDÜ:    Henüz evlenmemiş kız
DURU:    Saf, berrak
DUYGU:    His, gönülde uyanan yankı ya da tepki
DÜNYA:    Yeryüzü
DÜRDANE:    İnci tanesi
DÜRRİYE:    İnci gibi parlayan
 
EBRU:    Kaşe / Hare gibi dalgalı kumaş
ECE:    Reis / Ulu / İlerigelen
ECEHAN:    Yönetici konumundaki ece,kraliçe
ECEM:    Kraliçem, benim sultanım
EDA:    Anlatış yolu ve biçimi / Sevimli olma hali
EDİBE:    Edepli, terbiyeli - Edebiyatla uğraşan, yazar
EDİS:    Benzerlerinden üstün, yüce
EFSER:    Taç
EFTALYA:    Bir dönemin ünlü gayrimüslim ses sanatçısı Denizkızı Eftalya'dan
EGE:    Bir çocuğu koruyan, ondan sorumlu olan - Bir deniz
EKİM:    Ekme, yetiştirme - Yılın onuncu ayı
EKİN:    Buğday / Tahılın ekimden harman dönemine kadarki hali / Kültür
ELA:    Sarıya çalar kestane rengi
ELÇİN:    Deste / Demet / Bir kerede ele alınabilecek kadar az olan nesne
ELİF:    Arap alfabesinin ilk harfi / dost tanıdık / ışık saçan güzel kız
ELMAS:    Billurlaşmış karbondan oluşan sert değerli taş
ELVAN:    Renkli, renk renk / güzel kokuların yayılması
EMEL:    Güçlü istek / Umulan ve beklenen şey
EMİNE:    Güvenilir, inanılır kimse
ENGİN:    Uçsuz bucaksız genişlikte - Denizin karadan uzak geniş bölümü
ENİSE:    Sevimli / Dost / Cana yakın arkadaş
ERDEN:    Bakire - El sürülmemiş yer
ERGÜL:    Erler içinde seçkinleşen, erlerin gülü
ERTAÇ:    Erkeklerin baştacı olmuş güzel
ESEN:    Sağ salim, rahat, mutlu sağlıklı
ESER:    Rüzgarın esmesi/ Ortaya konan yapıt
ESİN:    Rüzgar / İlham /İçe doğan duyguve düşünce
ESMA:    Adlar , isimler
ESMERAY:    Ay güzelliğinde esmerlik
ESRA:    Arapça seri kelimesinden (ardarda sıralanan)'den esra
EVREN:    Var olan şeylerin tümü - Felek, cihan
EVRİM:    Değişim ve gelişmeler dizisi
EVŞEN:    Hafif / Şen olan ev gibi de tanımlanabilir
EYLEM:    Değişiklikdoğuran davranış, iş
EYLÜL:    Yılın 30 gün süren 9. ayı (Güz'ün başlangıcı)
EYŞAN:    Şanlı güzel, güzelliği ile ünlü
EZGİ:    Belli bir kuralla yaratılan, duygu meydana getiren ses dizisi, şarkı, türkü
EZRA:    Sözü, konuşması düzgün
 
FADİK:    Fatma adının bir söyleniş biçimi
FADİME:    Fatma adının bir söyleniş biçimi (Fa-tı-ma)
FADİŞ:    Fatma adının bir söyleniş biçimi
FAHİRE:    Övünülecek, iftihar edilecek - Kıymetli - Parlak, güzel, mükemmel FAHRİYE Bir karşılık beklemeden yapılan iş - Bir şiir türü
FAHRİYE:    Bir işi çıkar beklemeden yapan
FAHRÜNİSSA:    Övünülecek değerde kadın
FATMA:    Sütten kesme / Aslı Fatima
FATMANUR:    Fatma ve nur kelimelerinden türetilen isim
FATOŞ:    Fatma adının halk arasında birbaşka söyleniş biçimi
FAZİLET:    Erdem / İyi huyların tümü
FEHİME:    Anlayışlı, çabuk kavrayan
FERAH:    Bol geniş / Rahatlık veren / Gönlü şenlendiren
FERAY:    Aydınlık, parlak
FERAYE:    Ay ışığı
FERDA:    Yarın / Gelecek zaman/ mecazi anlamda kıyamet günü
FERHAN:    Sevinçli, mesut
FERHUNDE:    Mübarek, kutlu, uğurlu
FERİDE:    Tek eşsiz, benzeri olmayan
FERİHA:    Sevinçli, ferah
FERZAN:    Bilim
FEVZİYE:    Galip gelen üstün - Tanrının bereketiyle ilgili
FEYMAN:    Ahlaki olgunluk
FEYZA:    Başarılı, refah içinde, mutlu
FEZA:    Uzay, evrenin genişliği
FİDAN:    Ağaçların genç ve yeni yetişeni
FİGEN:    Çiçek demeti / Gölge yapan, gölge düşüren
FİKRET:    Fikir, düşünce - Amaç, niyet
FİKRİYE:    Düşünce ile fikir ile ilgili
FİLİZ:    Ağaçtan süren taze dalcıklar
FİRDEVS:    Cennetteki altıncı bahçenin adı
FİRUZE:    Mesut, mutlu - Açık yeşille gök mavisi renkleri arasında kıymetli taş
FULDEM:    Her zaman geniş açık görüşlü
FULDEN:    Her zaman geniş açık görüşlü
FULYA:    Nergislerden soğan köklü bir bitki
FUNDA:    Küçük çalılık / Süpürge otu
FÜREYYA:    Parlak, ışıltılı günler
FÜRUZAN:    Çok parlak, parlayıcı, aydınlık
FÜSUN:    Efsun / Büyü, sihir
GAMZE:    Çene ya da yanakta gülümserken beliren çukurluk
GAYE:    Amaç , erek, varılmak istenen hedef
GAZAL:    Ceylan, geyik - Güzel, iri göz
GENCAY:    Hilal
GİZEM:    Sır / bilinmeyen şeyler, esrarengizlik
GONCA:    Açılmamış, tomurcuk halinde gül
GÖKBEN:    Özü genç olan
GÖKÇE:    Sevimli güzel / Gök rengi, mavimsi
GÖKÇEN:    Mavi gözlü
GÖKNİL:    Gökyüzüne ait olan, Gök + Nil olarak da düşünülebilir
GÖKNUR:    Nurlu, ışıklı, aydınlık gökyüzü
GÖKSU:    Mavi su, akarsulara verilen ad
GÖKŞİN:    Gök gibi mavi gözlü / Sonsuz mavi derinlik
GÖNÜL:    Kalp, eğilim, sevgi arzu heyecan gibi duyguların bulunduğu yer
GÖRKEM:    İhtişam, gösteriş
GÖZDE:    Göze girmiş, birince sevilip beğenilen
GÜHER:    İnci / Soy sop
GÜL:    Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeği
GÜLAY:    Güllerin açtığı ay, mayıs
GÜLBAHAR:    Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızıboya
GÜLBEN:    Ben, gül'üm anlamında
GÜLBİZ:    Bizim gülümüz
GÜLCAN:    Gül gibi güzel canlı
GÜLÇİN:    Gül derleyen, gül toplayan
GÜLDEM:    Hiç solmayan her dem gül, her dem gülen
GÜLDEN:    Gül gibi, güle ait, gülden yapılmış
GÜLDEREN:    Gül toplayan
GÜLDESTE:    Gül destesi
GÜLEN:    Güleç yüzlü
GÜLENDAM:    Gül gibi endamlı, zarif görünümlü
GÜLER:    Gülen, sevinçli
GÜLFEM:    Gül dudaklı, gül ağızlı
GÜLFİDAN:    Gül fidanı gibi endamlı
GÜLGÜN:    Gül renginde, kırmızı, pembe
GÜLHANIM:    Gül gibi güzel kadın
GÜLİN:    Güle ait olan, gülden gelen
GÜLİSTAN:    Gül bahçesi
GÜLİZ:    Gül gibi güzel iz bırakan
GÜLİZAR:    Gül yanaklı
GÜLLÜ:    Güzel kadın / Gülü olan
GÜLNAZ:    Gül gibi ince ve narin
GÜLNİHAL:    Gül fidanı
GÜLNUR:    Çevresini aydınlatan gül
GÜLPEMBE:    Gül pembesi / Gül gibi pembe yanaklı
GÜLRİZ:    Gül saçan, gül serpen
GÜLSELİ:    Gül seli
GÜLSEN:    Gül gibi güzel
GÜLSEREN:    Gül toplayan, dağıtan
GÜLSOY:    Gül gibi güzel bir soydan gelen
GÜLSÜM:    Yuvarlak yüzlü, güzel
GÜLSÜN:    Yaşam boyu yüzü hep gülsün anlamında
GÜLŞAH:    Gül dalı, güllerin kraliçesi
GÜLŞEN:    Gülistan / Gül bahçesi
GÜLTEN:    Gül gibi pembe tenli
GÜLÜMSER:    Her zaman gülümseyen
GÜN:    Gündüz vakti / Aydınlık
GÜNAL:    Gün al yaşa, kızıl renkli güneş
GÜNER:    Güneşin doğma zamanı - Fecr
GÜNEŞ:    Kendi sistemi içindeki gezegenlere ısı ışık veren gökcismi
GÜNGÖR:    İyi günler yaşa anlamında
GÜNİZ:    Günün başlangıcını belirleyen görüntü
GÜNNUR:    Güneş ışığının aydınlığı, nuru
GÜNSEL:    Günle ilgili güne ait
GÜNSELİ:    Işık seli, bol parlak ışık demeti
GÜRCAN:    Herkesi seven, özveride bulunan
GÜVEN:    Birşeyden beklenen niteliğe inanıp ona göre davranmak
GÜZİDE:    Seçkin, seçme, seçilmiş
GÜZİN:    Seçici, beğenici
 
HABİBE:    Seven, sevgili, dost
HACER:    Taş, kaya parçası, çakıl
HAFİZE:    Koruyucu, esirgeyici
HALE:    Ayın çevresinde görülen ışıklı halka
HALENUR:    Ayın ya da güneşin çevresindeki halkadan geçen ışık
HALİDE:    Sürüp gelen, sürekli, geç yaşlanan
HALİME:    Sakin, sessiz
HAMİDE:    Şükredici, hamd edici
HAMİYET:    İnsanın aile ve ülkesini koruma çabası, iyilik severlik
HANDAN:    Gülen, şen
HANDE:    Gülüş, gülme / alay etme, eğlenme
HANIM:    Soylu kadın, bayan
HANİFE:    Allah'ın birliğine inanan, iman eden
HARİKA:    Eşyanın tabiatı dışında, doğa üstü, garip şey, olağanüstü
HASİBE:    Kişisel değeri olan, ünlü soydan gelen
HASRET:    Ele geçirilemeyen bir şeye üzülmek - İç çekme, inleme
HATIRA:    Anı, andaç
HATİCE:    Erken doğan kız çocuğu
HAVVA:    Allah'ın yarattığı ilk kadın
HAYAL:    İnsanın beyninde kurduğu düşünceler , kesitler, olaylar
HAYAT:    Yaşam, doğumdan ölüme kadar geçen süre
HAYRİYE:    Hayr'la, iyilikle ilgili
HAYRÜNİSSA:    Kadınların hayırlısı
HAZAL:    Haz duy, tad al anlamında
HAZAN:    Güz, sonbahar
HAZER:    Deniz, büyük su
HEDİYE:    Armağan, bahşiş
HİCRAN:    Ayrılık - Unutulmaz acı, keder
HİLAL:    Gül yanaklı
HURİ:    Cennet kızı, melek
HURİYE:    Melekle ilgili, melek gibi
HÜLYA:    Kuruntu, hayal
HÜMEYRA:    Aklık, beyazlık
HÜNER:    Marifet, beceri, herkesin yapamadığı şeyleri yapmak
HÜRMÜZ:    Zerdüşt dininde, iyilik ve hayır tanrısı
HÜRREM:    Sevinçli, hoş vakit geçiren
HÜRRİYET:    Özgürlük
HÜSNİYE:    Güzellikle ilgili, güzelliğe ait
 
ILGAZ:    Hücum, akın - Bir dağ
ILGIN:    Akdeniz bölgesinde ytişen birtür ağaç
IRMAK:    En büyük akarsu, nehir
IŞIK:    Cisimleri görmemizi sağlayan fiziksel erke
IŞIL:    Aydınlık, parlak ışık
IŞILAY:    Ay ışığı, mehtap
IŞILTI:    Parıltı, titrek ışık
IŞIN:    Bir ışık kaynağından çıkan ışık demeti
ITIR:    Güzel koku / Çiçek
 
İCLAL:    Azamet, büyüklük, ağırlama, ikram
İDİL:    Kır hayatını anlatan şiir, ya da yazı - İçten, saf aşk
İFFET:    Temizlik, namuslu olmak
İKBAL:    Baht açıklığı, işlerin doğru gitmesi
İLAYDA:    Su perisi
İLCAN:    Ülkenin canı, sevdiği
İLGİN:    Yabancı, gurbette yaşayan
İLHAN:    Moğol hükümdarı
İLKAY:    Ayın ilk hali
İLKBEN:    Ben ilk'im anlamında
İLKCAN:    İlk doğan çocuklara verilen ad
İLKE:    Temel düşünce, ana görüş ve inanış
İLKİN:    Önce, öncelikle
İLKNUR:    Ayın ilk hali
İLKSEN:    Önce sen anlamında
İLKYAZ:    Bahar sonu, Yaz başlangıcı
İLSU:    lkenin suyu, bereketi
İLTER:    Yurdunu seven, koruyan
İMGE:    Zihinde tasarlanan /düş hayal gibi gerçekleşmesi özlenen şey
İMRAN:    Bayındırlık, mutluluk, bolluk,bereket
İMREN:    Görünen bir şeyi ya da bir isteği elde etme isteği
İNCİ:    İstiridyede oluşan küçük değerli süs tanesi
İNCİNUR:    İnci gibi ışıklı, parlak
İPEK:    İpek böceği kozası çözülerek çıkarılan ince parlak tel
İREM:    Cennet / Şam ya da Yemende bulunduğu ileri sürülen eski ünlü bahçe
İSMİHAN:    Hükümdar ismi
İYEM:    Güzellik
İZEL:    İz + El /El izi anlamında
İZGİ:    İyi, güzel, adaletli
JALE:    Kırağı, çiğ, şebnem
JALENUR:    Parlayan, ışıldayan çiy
JÜLİDE:    Karışık, dağınık saç
 
KADER:    Değişmez bir karar ile iyilik yada kötülük hazırladığına inanılan olağan üstü güç
KADRİYE:    Değerle ilgili / İtibar, onur
KAMELYA:    Çaygillerden büyük çiçekler açan bir bitki - Yabangülü
KAMİLE:    Tam, eksiksiz - Kemale ermiş - Bilgin, bilgili
KAMURAN:    İstediğine ulaşmış, mutlu
KARANFİL:    Kokulu bir çiçek
KARDELEN:    Baharda çok erken açan bir çiçek - Çiğdem
KARMEN:    Parlak kırmızı
KAYRA:    Büyük birinden gelen iyilik - İhsan
KERİMAN:    Cömert - Ulu, büyük
KERİME:    Cömert - Ulu, büyük - Kız çocuk
KEVSER:    Cennette bir akarsuyun adı
KEZBAN:    Aslı Kedbanu - vekilharç kadın (evi çekip çeviren)
KISMET:    Talih, nasip, kader
KIVILCIM:    Yanan bir maddeden sıçrayan ateş parçası
KIYMET:    Değer, paha (baha), bedel
KİBARİYE:    İnce, zarif - Cömert, asil
KİRAZ:    Gülgillerden bir meyva ağacının sulu
KÖSEM:    Sürülere rehberlik eden - Cildi temiz, pürüzsüz
KUMRU:    Güvercinden küçük boz renkli kuş
KÜBRA:    En büyük
 
LALE:    Yaprakları uzun, çiçekleri kadeh biçiminde çeşitli renkleri olan soğanlı bir süs bitkisi
LALEHAN:    Lalelerin sultanı
LAMİA:    Parlak, parlayan
LATİFE:    Yumuşak, hoş,güzel,nazik - Güldüren güzel söz , şaka
LEMAN:    Parlama, parıltı
LEMİDE:    Parlak, parıldayan
LERZAN:    Titreyiş, titrek
LETAFET:    Latiflik, hoşluk - Güzellik
LEYLA:    Uzun ve karanlık gece
LÜTFİYE:    İyi muamele, güzellik ve hoşlukla ilgili
LÜTUF:    İyilik, güzellik, hoşluk - İhsan, bağış
 
MACİDE:    Şan ve şeref sahibi
MAHİNUR:    Ay ışığı - Ay yüzlü güzel
MAHMURE:    Uyku basmış, yarı baygın göz
MAKBULE:    Alınan, kabul olunan, beğenilen
MANOLYA:    Beyaz, güzel kokulu ağaç ve çiçekleri
MARAL:    Dişi geyik, ceylan, karaca
MEDİHA:    Övülmeye neden olan
MEFHARET:    Övünç, övünme, kıvanç
MEFKURE:    Ulaşılmak istenilen en yüce amaç
MEFTUN:    Gönül vermiş, tutkun
MEHPARE:    Ay parçası
MEHTAP:    Ay ışığı, Dolunay
MEHVEŞ:    Ay yüzlü güzel
MELAHAT:    Güzellik, güzel yüzlülük, yüzünde tatlı ifade olmak
MELDA:    İnce ve taze vücutlu
MELEK:    Allah ile insanlar arasında aracılık yapan manevi yaratık
MELİHA:    Güzel, Şirin
MELİKE:    Kadın hükümdar, hükümdarın karısı
MELİS:    Bal arısı
MELİSA:    Baklagillerden, yaprakları liomu andıran kokulu bir bitki
MELODİ:    Ezgi, müzik parçası
MELTEM:    Yazın, karadan denize doğru esen mevsim rüzgarı
MENEKŞE:    İnce saplı, ufak mavi çiçekli güzel kokulu bitki
MENGÜ:    Ebedi, ölümsüz
MERİÇ:    Bulgaristanla olan sınırımızda bulunan bir nehir
MERİH:    Dokuz gezegenden biri (Mars)
MERVE:    Mekke yakınlarında bir dağ
MERYEM:    Dinine bağlı kadın
MESUDE:    Mutlu, bahtiyar
MISRA:    Şiirin bir satırı
MİHRİBAN:    Seven, şefkatli
MİMOZA:    İnce sarı yapraklı çiçek açan bir süs bitkisi
MİNE:    Maden eşya üstündeki renkli sır tabakası
MİRAY:    Yılın ilk aylarında doğan / Güneş gibi ay gibi parlayan
MUALLA:    Makam ve rütbece yüksek olan
MUAZZEZ:    Saygı uyandıran, kıymetli - İzzet, şeref sahibi
MUHTEREM:    Saygın, saygıdeğer
MUKADDER:    Tanrı hükmü, kader, alın yazısı
MUKADDES:    Kutsal olan , mübarek olan Mukaddes Kutsal olan , mübarek olan
MUNİSE:    Sıcak kanlı, sevimli
MUZAFFER:    Zafer kazanan, üstün gelen
MÜBERRA:    Aklanmış, temize çıkarılmış
MÜCELLA:    Parlak, cilalanmış
MÜESSER:    Eser bırakan, eser sahibi
MÜGE:    İnci çiçeği,
MÜJDE:    İyi haber, sevinçli haber
MÜJGAN:    Kirpik
MÜKRİME:    İkramı bol olan
MÜNEVVER:    Aydınlatılmış, parlak ışıklı, bilgili
MÜNİRE:    Işık veren, aydınlatan
MÜRÜVVET:    Kişilik, şahsiyet, insanlık
MÜŞERREF:    Onurlandırılmış, şerefli kılınmış
MÜYESSER:    Kolaylıkla yapılan
MÜZEYYEN:    Süslü, süslenmiş, bezenmiş
 
NACİYE:    Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
NADİDE:    Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan
NADİRE:    Az bulunur, seyrek, ender bulunan
NAFİA:    Bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmalar
NAGEHAN:    Ansızın
NAĞME:    Ezgi, uyumlu ses
NAHİDE:    Venüs - Ergenlik çağındaki kız
NAİLE:    İsteğine ulaşmış
NALAN:    İnleyen
NAME:    Mektup - Aşk mektubu
NARİN:    Zarif, ince yapılı
NAŞİDE:    Şiir okuyan , yazan
NAZ:    Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış
NAZAN:    Nazlanan, işve yapan, cilve yapan
NAZENDE:    Nazlanan - Sevgili
NAZİFE:    Zarif, kibar - Temiz
NAZLI:    Naz eden, cilveli, işveli
NAZMİYE:    Şiirle ilgili, düzenli
NEBAHAT:    Onur, şeref, ün
NECLA:    Çocuk, evlat, oğul, kuşak, sülale,nesil
NECMİYE:    Yıldızlarla ilgili, yıldızlara ait
NEDİME:    Hoş sohbet, kadın - Kadın arkadaş
NEDRET:    Az bulunan
NEFİSE:    Beğenilen, hoş, güzel
NEHİR:    Irmak, büyük akarsu
NERGİS:    Çiçekleri ayrı ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki
NERİMAN:    Pehlivan, yiğit
NERMİN:    Nazik, ince
NESLİHAN:    Han soyundan gelen
NESLİŞAH:    Şah soyundan gelen
NESRİN:    Bir tür yaban gülü
NEŞE:    Sevinç, gönül ferahlığı
NEVAL:    Talih - Bağış, ihsan
NEVCAN:    Yeni doğmuş
NEVİN:    Yeni
NEVRA:    Işıklı parlak, çiçek
NEZAHAT:    İç temizliği, paklık
NEZAKET:    Naziklik, zariflik, incelik ç
NEZİHE:    Temiz, pak
NİDA:    Seslenme, çağırma, seslenen
NİGAR:    Resim, resim gibi güzel
NİHAL:    İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi
NİHAN:    Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz
NİL:    Afrika kıtasında bir nehir
NİLAY:    Nil'e ışık saçan
NİLGÜN:    Mavi renkte, çivit rengi
NİLÜFER:    Geniş yapraklı, durgun sularda yetişen bir su bitkisi
NİMET:    İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler
NİSA:    Kadın
NİSAN:    Yılın dördüncü ayı
NUR:    Işık, parıltı aydınlık, Allah'ın gönderdiği ışık
NURAL:    Kutsal ışık
NURAN:    Işıklı, nurlu, aydın
NURAY:    Ay ışığı gibi nurlu
NURCAN:    Işık canlı, can ışığı
NURÇİN:    Işık derleyen
NURDAN:    Işıklı, parlak
NURGÜL:    Işıklı gül, gül gibi güzel ve aydınlık
NURHAN:    Aydın hükümdar
NURİYE:    Işıklı, ışıktan gelme
NURPERİ:    Peri kadar aydınlık, güzel
NURSEL:    Sel gibi ışık
NURSELİ:    Işık seli
NURSEN:    Işık gibi nurlu
NURŞEN:    Işık gibi şen ve güler yüzlü
NURTEN:    Teni ışık gibi beyaz olan
NÜKHET:    Güzel ve hoş kokulu
 
OKŞAN:    Sevil, sevgiye değer ol
OLCA:    Düşmandan ele geçirilen mal, ganimet
OLCAY:    Talih, baht, ikbal
ORKİDE:    Az bulunup zor yetiştirilen değerli bir çiçek
OYA:    İpek ibrişim kullanılarak iğne, fırkete gibi şeylerle yapılan ince dantel
 
ÖĞÜN:    Kendini yücelt,gurur duy - Zaman - Kez, defa - Önde gelen
ÖĞÜT:    Birisine ne yapıp ne yapmaması gerektiğini belirten söz
ÖMÜR:    Yaşama süresi - Hayat
ÖNGÜL:    Direnen, inatçı - Kılavuz - Öncü, teşvik eden
ÖVGÜ:    Övmek için kullanılan söz
ÖVGÜL:    Övülmeye değer
ÖVÜN:    Başarılarınla, niteliklerinle yücel
ÖYKÜ:    Hikaye / Masal
ÖZDEN:    Özgür, özle ilgili
ÖZGE:    Başka, yabancı, iyi güzel
ÖZGEN:    Özü geniş, rahat
ÖZGÜL:    Bir türe ait olan - Özü gül gibi olan
ÖZLEM:    Hasret, birine ya dabir yere duyulan görme arzusu
ÖZLEN:    Görülmek istenilen ol, hasreti çekilen ol
ÖZNUR:    Özü ışıklı, aydınlık
ÖZÜN:    Şiir - Hak edilmiş ün
 
PAKİZE:    Çok temiz, hoş ve güzel
PAPATYA:    Taç yaprakları beyaz, ortası sarı baharda açan bir kır çiçeği
PARLA:    Parlamak fiilinin emir kipi, 3. tekil şahıs
PELİN:    Siyah ve beyaz renkte acı kokulu bir tür bitki
PELİNSU:    Pelin + Su (Bkz Pelin)
PEMBE:    Açık kırmızı renk
PERÇEM:    Kakül - Mızrak, bayrak gibi şeylerin üzerine konulan püskül
PEREN:    Ülker yıldızı
PERİ:    Çok güzel, çekici, dişi cin
PERİHAN:    Peri padişahı, perilerin başı
PERRAN:    Uçan, uçucu
PERVİN:    Ülker yıldız takımı (Süreyya)
PETEK:    Arıların bal depoladığı yuvacık
PINAR:    Suyun topraktan kaynayıp geldiği yer
PIRILTI:    Parıldayan şeylerin çıkardığı ışık
PİRAYE:    Süs, bezek
PÜREN:    Sarı, kırmızı renkte açan küçük yapraklı bir tür ot
 
RABİA:    Dördüncü
RAHİME:    Acıyan, esirgeyen
RAHŞAN:    Işıltı
RANA:    Güzel, hoş
RAZİYE:    Kabul eden, boyun eğen
REBİA:    Bahar
REFAH:    Bolluk, rahatlık
REFİKA:    Eş, zevce
REMZİYE:    Sembolik, simgesel
RENAN:    İnleyen
RENGİN:    Parlak renkli - Hoş süslü
REŞİDE:    İyiyi, doğruyu seçebilen, ergin
REVAN:    Su gibi akan - Ruh, can
REYHAN:    Fesleğen, güzel kokulu bitki
REZZAN:    Ağır başlı, vakur, ciddi
RUHAN:    Güzel kokulu
RUHSAR:    Yüz, çehre
RUHŞEN:    Neşeli, canlı
RÜYA:    Düş / Uyku anında bilinç altında oluşan kurgular
RÜYET:    Görme.Kalp gözüyle görme
 
SAADET:    Mutluluk
SABAH:    Günün başlangıcı
SABAHAT:    Güzellik
SABİHA:    Güzel, şirin
SABİTE:    Yerinde duran, kımıldamayan
SABRİYE:    Sabırlı, dayanıklı
SACİDE:    Secdeye varan, yere yüz süren
SADRİYE:    Göğüsle ilgili
SAFİYE:    Katıksız, katışıksız saf
SAHİBA:    Bir şeyi elde etmiş olan
SAHURE:    Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
SAİME:    Oruç tutan, oruçlu
SAKİNE:    Oynamayan, kımıldamayan, durgun
SALİHA:    İyi, yarar, yetkili, hakkı olan
SALİME:    Eksiksiz, sağ, sağlam
SAMİME:    Bir şeyin temeli, en köklü yeri
SAMİYE:    Yüksek, ulu
SANAY:    Ay gibi güzel
SANEM:    Put - Güzel kadın
SANİA:    Sanat eseri yaratan - Yapan , oluşturan
SANİYE:    Dakikanın 60'ta biri süresinde zaman birimi
SATI:    Düğün alışverişi - Satış, alışveriş
SEBLA:    Uzun kirpikli göz
SEÇİL:    Beğenilen, seçilen
SEDA:    Yankı, ses
SEDEF:    Midye ve istiridye gibi hayvanların beyaz ışıltılı parlak kabuğu
SEDEN:    (Sedan) sesin, seslenişin
SEHER:    Tan ağartısı, ortalığın aydınlandığı an
SELCAN:    Hareketli, coşkulu
SELDA:    (Seldağ) Dağ seli, dağdan inensel
SELEN:    Haber, havadis, kulakla duyulan,işitilen
SELİN:    Senin Sel'in, Sana ait sel
SELMA:    Doğru ve iyi yolda, selamette olma
SELVİ:    Yaz kış yeşil kalan ince uzun birağaç
SEMA:    Gökyüzü
SEMAHAT:    Cömertlik, el açıklığı
SEMİHA:    Cömert gönüllü, eli bol
SEMİN:    Değerli, pahalı
SEMİRAMİS:    Asur kraliçesinin adı
SEMRA:    Esmer
SENA:    Övme, övüş - Şimşek parıltısı
SENAY:    Ay gibisin sen anlamında
SENEM:    Tapılacak kadar güzel kadın, sevgili
SENİHA:    Yüce, yüksek
SERAP:    Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltmacı
SERAY:    Ay gibi güzel
SEREN:    Yelken gerilmek üzere direğe çapraz takılan ağaç
SERİN:    Ilıkla soğuk arası
SERPİL:    Serpilmiş, gelişmiş
SERRA:    Rahatlık, kolaylık
SERTAP:    İnatçı
SERVA:    Masal
SEVAL:    Severek alınan
SEVCAN:    Sevgili insan
SEVDA:    Aşk, sevgi, tutku tutkunluk
SEVGİ:    Aşk, sevme duygusu
SEVİL:    Sevgiye değer, sevilen
SEVİLAY:    Ay gibi hep sevilen
SEVİM:    Birine yakınlık duymak, sempati
SEVİN:    Memnun ol, neşelen
SEVİNÇ:    Neşe, iç ferahlığı
SEVTAP:    Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan
SEYHAN:    Kenten kente yolculuk
SEYRAN:    Gezinme
SEYYAL:    Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
SEZA:    Uygun, yaraşan
SEZAL:    Sezgili
SEZEN:    Sezgisi güçlü olan
SEZER:    Sezgisi güçlü olan
SEZGİ:    Anlama, sezme yeteneği
SEZGİN:    Duygulu, anlayışlı
SICAK:    Sıcakkanlı, cana yakın
SIDIKA:    Çok içten ve doğru kimse
SILA:    Gurbete çıkanın doğup büyüdüğü yer
SIRMA:    Altın yaldızlı, ya da yaldızsız ince gümüş tel
SİBEL:    Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı
SİMA:    Düz, çehre - İnsan, tip
SİMGE:    Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge
SİNEM:    Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
SOLMAZ:    Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
SONAT:    Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri
SONAY:    Yılın son ayı
SONGÜL:    Son açan gül
SONNUR:    Son ışık
SU:    Rengi kokusu ve tadı olmayan saydam sıvı madde
SUAT:    Mutlu, mutlulukla ilgili
SULTAN:    Hükümdar ailesinden, anne, kızkardeş
SUNA:    Boylu poslu endamlı / Erkek ördek
SUNAY:    Ay sun, ay ışığı sun
SUZAN:    Adak ayı
SÜHANDAN:    Güzel konuşan
SÜHEYLA:    Güney yönünde görünen parlak yıldızlar
 
SAADET:    Mutluluk
SABAH:    Günün başlangıcı
SABAHAT:    Güzellik
SABİHA:    Güzel, şirin
SABİTE:    Yerinde duran, kımıldamayan
SABRİYE:    Sabırlı, dayanıklı
SACİDE:    Secdeye varan, yere yüz süren
SADRİYE:    Göğüsle ilgili
SAFİYE:    Katıksız, katışıksız saf
SAHİBA:    Bir şeyi elde etmiş olan
SAHURE:    Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
SAİME:    Oruç tutan, oruçlu
SAKİNE:    Oynamayan, kımıldamayan, durgun
SALİHA:    İyi, yarar, yetkili, hakkı olan
SALİME:    Eksiksiz, sağ, sağlam
SAMİME:    Bir şeyin temeli, en köklü yeri
SAMİYE:    Yüksek, ulu
SANAY:    Ay gibi güzel
SANEM:    Put - Güzel kadın
SANİA:    Sanat eseri yaratan - Yapan , oluşturan
SANİYE:    Dakikanın 60'ta biri süresinde zaman birimi
SATI:    Düğün alışverişi - Satış, alışveriş
SEBLA:    Uzun kirpikli göz
SEÇİL:    Beğenilen, seçilen
SEDA:    Yankı, ses
SEDEF:    Midye ve istiridye gibi hayvanların beyaz ışıltılı parlak kabuğu
SEDEN:    (Sedan) sesin, seslenişin
SEHER:    Tan ağartısı, ortalığın aydınlandığı an
SELCAN:    Hareketli, coşkulu
SELDA:    (Seldağ) Dağ seli, dağdan inensel
SELEN:    Haber, havadis, kulakla duyulan,işitilen
SELİN:    Senin Sel'in, Sana ait sel
SELMA:    Doğru ve iyi yolda, selamette olma
SELVİ:    Yaz kış yeşil kalan ince uzun birağaç
SEMA:    Gökyüzü
SEMAHAT:    Cömertlik, el açıklığı
SEMİHA:    Cömert gönüllü, eli bol
SEMİN:    Değerli, pahalı
SEMİRAMİS:    Asur kraliçesinin adı
SEMRA:    Esmer
SENA:    Övme, övüş - Şimşek parıltısı
SENAY:    Ay gibisin sen anlamında
SENEM:    Tapılacak kadar güzel kadın, sevgili
SENİHA:    Yüce, yüksek
SERAP:    Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltmacı
SERAY:    Ay gibi güzel
SEREN:    Yelken gerilmek üzere direğe çapraz takılan ağaç
SERİN:    Ilıkla soğuk arası
SERPİL:    Serpilmiş, gelişmiş
SERRA:    Rahatlık, kolaylık
SERTAP:    İnatçı
SERVA:    Masal
SEVAL:    Severek alınan
SEVCAN:    Sevgili insan
SEVDA:    Aşk, sevgi, tutku tutkunluk
SEVGİ:    Aşk, sevme duygusu
SEVİL:    Sevgiye değer, sevilen
SEVİLAY:    Ay gibi hep sevilen
SEVİM:    Birine yakınlık duymak, sempati
SEVİN:    Memnun ol, neşelen
SEVİNÇ:    Neşe, iç ferahlığı
SEVTAP:    Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan
SEYHAN:    Kenten kente yolculuk
SEYRAN:    Gezinme
SEYYAL:    Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
SEZA:    Uygun, yaraşan
SEZAL:    Sezgili
SEZEN:    Sezgisi güçlü olan
SEZER:    Sezgisi güçlü olan
SEZGİ:    Anlama, sezme yeteneği
SEZGİN:    Duygulu, anlayışlı
SICAK:    Sıcakkanlı, cana yakın
SIDIKA:    Çok içten ve doğru kimse
SILA:    Gurbete çıkanın doğup büyüdüğü yer
SIRMA:    Altın yaldızlı, ya da yaldızsız ince gümüş tel
SİBEL:    Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı
SİMA:    Düz, çehre - İnsan, tip
SİMGE:    Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge
SİNEM:    Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
SOLMAZ:    Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
SONAT:    Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri
SONAY:    Yılın son ayı
SONGÜL:    Son açan gül
SONNUR:    Son ışık
SU:    Rengi kokusu ve tadı olmayan saydam sıvı madde
SUAT:    Mutlu, mutlulukla ilgili
SULTAN:    Hükümdar ailesinden, anne, kızkardeş
SUNA:    Boylu poslu endamlı / Erkek ördek
SUNAY:    Ay sun, ay ışığı sun
SUZAN:    Adak ayı
SÜHANDAN:    Güzel konuşan
SÜHEYLA:    Güney yönünde görünen parlak yıldızlar
 
TAÇNUR:    Mutluluk
TAHİRE:    Gündoğusundan esen rüzgar
TAHSİNE:    Günün başlangıcı
TALHA:    Güzellik
TALİA:    Güzel, şirin
TAMAY:    Sabırlı, dayanıklı
TANAY:    Secde eden
TANSU:    Şafak rengi vurmuş su
TANYEL:    Katıksız, arı - Seçilmiş
TARA:    Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
TAYYİBE:    İyi, hoş, çok temiz
TEKGÜL:    Durgun - Kendi halinde sessiz
TENAY:    Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
TENDÜ:    Öz, asıl
TENNUR:    Yüksek, ulu
TEZER:    Çabuk ve erken
TİJEN:    Ay gibi güzel
TİLBE:    Put - Güzel kadın
TUBA:    Sanat eseri yaratan - Yapan , oluşturan
TUĞÇE:    Dakikanın altmışta biri
TURNA:    Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan göçmen kuş türü
TUTAM:    Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / Tutmaktan tutam
TUTKU:    İradeyi aşan güçlü coşku, ihtiras
TÜLAY:    İncelikle, düşünce ile ilgili
TÜLİN:    Uzun kirpikli göz
TÜNAY / TUNAY:    Mehtap, ay ışığı, gece görülen aydınlık
TÜRKAN:    Hakana saltanatta ortaklık edeneşi
TÜRKÜ:    Yankı, ses
 
ULVİYE:    Yüce, yüksek, gökle ilgili
UMAY:    Üzerinden geçtiği kişilere mutluluk getirdiğine inanılan kuş, Devlet kuşu
UMUR:    Görgü, deneyim
UMUT:    Ümit, geleceğe güven duygusu
UZAY:    Bütün varlıkları kaplayan sonsuz boşluk
UZEL:    Usta, becerikli
 
ÜLFER:    Irmak, büyük u
ÜLKER:    Gökyüzünün kuzey kıyısında bir yıldız takımının adı
ÜLKÜ:    Amaç, ideal
ÜMMİYE:    Okur yazar olmayan kadın
ÜMRAN:    Mutluluk bolluk bereket / Bayındırlık
ÜNSEL:    Ünü sel gibi aşan
ÜNSELİ:    Ünü sellere benzeyen
ÜNZİLE:    Gönderilmiş
 
VAHİDE:    Tek, bir
VARİDE:    Gelen, erişen - Söylenti
VASFİYE:    Nitelikli
VEDİA:    Korunması için bırakılan emanet
VEFİKA:    Uygun, aynı fikirde, yoldaş
VELİDE:    Yeni doğmuş çocuk
VERDA:    Verdane (merdane Osm.) / Verd (Ar.)'den Verda, gül anlamında
VESİLE:    Neden, sebep - Kavuşma
VİCDAN:    İyiyi kötüden ayırmaya yarayan şuur, ahlak
VİLDAN:    Yeni doğmuş çocuklar
VUSLAT:    Kavuşma, yetişme, ulaşma
 
YAĞMUR:    Yeryüzüne düşen yağışın sıvı halinde olanı
YAKUT:    Aliminyum oksit, yapısında parlak kırmızı renkli değerli taş
YANKI:    Sesin bir yere çarpıp geri dönmesi ile oluşan ikinci ses, ses yansıması
YAPRAK:    Ağaç ve bitkilerin yeşil kısımları
YAREN:    Dost, arkadaş
YASEMİN:    Kokulu çiçekler açan bir tür ağaççık
YAŞAM:    Hayat
YAZGÜLÜ:    Yaz ve Gül tamlaması / Yazın açan gül "şimdilerde bir de güz gülleri var"
YELDA:    Uzun ve siyah / Yılın en uzun gecesi
YELİZ:    Yel ve iz rüzgar ve izi anlamında
YEŞİM:    Yeşil renkli değerli taş
YETER:    Kafi, tamam, gereksinimi karşılayacaknitelikte olan
YILDIZ:    Güneş ve ay dışında gökyüzündeki ışıklı cisimlerden her biri
YONCA:    Birçok türü bulunan bitki
YOSUN:    Çiçeksiz bitkilerin, suların yüzünde ve dibinde bulunan bir türü
YUDUM:    Bir içimlik sıvı
YURDAGÜL:    Yurduna güller saçan, güzellik getiren
YURDANUR:    Yurduna nur getiren
YÜKSEL:    Özellikle manevi anlamda yüce ol
 
ZAHİDE:    Dinin yasak ettiği şeylerden sakınan
ZAMBAK:    Güzel iri çiçekli bir süs bitkisi
ZARAFET:    İncelik, güzellik
ZEHRA:    Beyaz ve parlak yüzlü olan
ZEKİYE:    Zeka sahibi, kavrayışlı
ZELİHA:    Züleyha, su perisi
ZENNAN:    Kadınlar
ZENNUR:    Zinnur, nurlu, ışıklı
ZEREN:    Anlayışlı, zeki
ZERRİN:    Altından yapılmış - Altın renginde - Bir cins çiçek - Fulya
ZEYNEP:    Değerli taşlar, mücevherler
ZEYNO:    Zeynep'in halk dilindeki söylenişi
ZİNNUR:    Nurlu, ışıklı
ZİŞAN:    Şanlı, ünlü, çok tanınmış
ZİYNET:    Süs, süs eşyası
ZUHAL:    Satürn
ZÜBEYDE:    Öz, asıl
ZÜHAL:    Dokuz gezegenden altıncısı (Satürn)
ZÜHRE:    Çiçek açan / Çoban yıldızı (Venüs)
ZÜLAL:    Berrak, saf, tatlı, soğuk su
ZÜLEYHA:    Hz. Yusuf'un karısının adı
ZÜLFİYE:    Saçları çok güzel olan
ZÜMRA:    Güzel, iyi ahlaklı - Zeki, bilgili kadın
ZÜMRÜT:    Yeşil renkli bir değerli taş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder